-->

30 Mart 2013 Cumartesi

Karanlığın Efendileri Serisi:2 En Karanlık Öpücük

Bu kitap ilk seriden tanıdığımız Anarşi tanrıçası Anya ve ölüm iblisiyle lanetlenen savaşçı Lucian'ın hikayesini anlatıyor. Lucian'a Anya'nın düşmanı titan kralı Kronos bir görev verir. Bu görev Anya'yı öldürmektir. Görevini yerine getirmediği takdirde Lucian sevgili arkadaşlarının başını belaya sokacaktır. Savaşçıların en karanlık ve  ciddi olanı Lucian, Anya ile karşılaşınca ikilemde kalır. Bu güzel ve seksi tanrıça Lucian'daki yaraların altında ki adamı görebilen tek kişidir. Dahası Lucian sonunda kardeşlerim dediği savaşçılardan daha çok korumak istediği birine aşık olacaktır. İnsan sevdiği kişiyi görevleri uğrunu öldürebilir mi? Bunun en güzel örneği bu kitapta var. Kitapta yine Reyes ve büyük aşkı Danika, Ashlyn ve Madox, Paris ve avcı sevgilisine de yer verilmiş. Savaşçılar Pandora'ya bir adım daha yaklaşıyorlar. Bu seferde onları Pandoraya götürecek olan emanetlerin peşine düşüyorlar. Bu uğurda onlara en çok yardım eden kişi de seksi anarşi tanrıçası Anya. Anya'nın da bir laneti var. Ve bu laneti seve seve Lucian için kabulleniyor.

Kişisel Yorumum:İlk kitaptan sonra ilaç gibi geldi su gibi aktı gitti sayfalar. Tek kelimeyle muhteşemdi. Anya-Lucian çekişmelerine bayıldım. Lucian gibi soğuk birinin aşık olması, espri bile yapmaya çalışması çok güzeldi Anya zaten muhteşem. Lucian'da Anya da birbirlerini öldürebilecekleri halde bunu yapmayan iki aşık. Aralarındaki tutku bariz bir şekilde belliydi. Diğer karakterlerin sevgililerini de görünce daha da mutlu oldum. Yinede en çok merak ettiğim kitap hastalık iblisiyle lanetlenen Torin. Kendisi daha orjinalinde bile çıkmamış bir kitap. Yazarını takipteyim umarım yazar Torin'i.

Puanım:10

Karanlığın Efendileri Serisi:1 En Karanlık Gece

Çok uzun bir seriyle daha karşınızdayım. Türkçeye iki kitabı çevrilen serimizin konusu şöyle: Pandora'nın kutusunu korumayı isteyen savaşçılar, bu görev kadın savaşçı Pandora'ya verilince tanrılara inat kutuyu çalıp, açılmasına neden olurlar. Bunun üzerine de tanrılar bu savaşçıların her birini bir lanetle cezalandırır. Maddox şiddet iblisiyle lanetlenen savaşçıdır ve Pandora'yı kılıçla öldürür. Tanrılar da ona ikinci bir lanet daha verirler. Her gece Pandora'yı öldürdüğü kılıçla ölecektir. Ruhu cehenneme gidecek, sonra sabaha yeniden dirilecektir.
Uzun yıllar yaşayacak olan Maddox ve 5 arkadaşı Budapeşte yaşamaya başlarlar. Bu 5 kişi de şehvet, acı, ölüm, hastalık ve gazap iblislerinin sahibidir. Her biri kendi iblisinin acısını çeken savaşçılar, birbirlerini korumaya yemin ederler. Birde bu savaçıları öldürmek isteyen avcı denilen insan grubu vardır. Zamanında bir arkadaşlarını avcılar öldürmüşlerdir. O günden beri savaşçılar avcılardan nefret etmektedirler. Olaylar böyleyken işin içine bir de Ashlyn adlı insan kız girince savaşçılarımız için hayat zorlaşır. Ashlyn sıradan insanlar gibi değildir. Bir oda içinde geçen tüm konuşmaları duyabilen biridir. Bu acısını dindirmek için de bizim savaşçılardan yardım istemeye, onların bölgesine girer. Maddox arkadaşlarını korumak için Ashlyn'e bakmaya gider. Ve karşılaştıkları ilk anda ikilimiz birbirinden etkilenir. Ashlyn sadece Maddox'un yanında sessizlik buluyordur ve bu ondan etkilenmesinin en büyük nedenidir. Yalvara yakara kendini kaleye aldırır. Maddox her gece ölmek zorunda olduğundan Ashlyn'i arkadaşlarına emanet eder ve odasına çekilir. Kızımız onun ölümünü acı içinde izler. Diğer savaşçılar kızı engellemek için zindana kapatır. Sabah olunca Maddox gelir ve hikayemiz başlar. Bu seride kitapta gördüğümüz yan karakterler diğer kitaplarda baş karakter oluyor. Hepsi kendisi için doğru kişiyi buluyor.

Kişisel Yorumum:İlk kitap olduğu için daha çok efsane üzerinde durulmuş. Ashlyn ve Maddox ikilisi ağırlıklı da olsa ikisinin ilişkidi beni çok etkilemedi. Bu kitapta ileri de göreceğimiz Reyes ve Danika çifti, Lucian ve Anya çiftini de okuyacaksınız. Reyes acı iblisiyle, Lucian'da ölüm iblisiyle lanetli savaşçılar. Kısacası ilk seri olduğu için daha çok tanıtım amaçlı yapılmış gibiydi. Daha çok Ashlyn ve Maddox görmeliydik diye düşünüyorum. En çok merak ettiğim savaşçı Torin. Hastalık iblisine sahipken nasıl birini sevebilir ki? Ve Reyes'in kime aşık olacağını ilk kitapta göreceğiz. Bu çifti de merak ediyorum. Bu kitabı hikayenin başlangıcı olduğundan okumanız gerektiği kanısındayım. Ama çok şey beklemeyin. İkinci kitap bomba gibi.

Puanım:7



29 Mart 2013 Cuma

Dark Serisi 4: Kara Büyü

Gregori'yi ilk kitaptan beri bekliyorum. İkinci kitapta Gregori'nin ruh eşinin kim olacağını zaten öğrenmiştik. Raven ve Mikail'in doğacak olan kızını zaten daha anne karnındayken kendisinin ruh eşi olacak şekilde mühürlemişti.  Ama burada prensin kızından bahsediyoruz Savannah annesi gibi özgürlüğe düşkün babası gibi otoriter bir karakter. Ve onu herkesin korktuğu en güçlü Karpatyalı, karanlık olan Gregori bile korkutamıyor ve kızımız Gregori'den beş yıl izin isteyip gönlünce geziyor bu sırada sihirbazlıkla ünlü de oluyor. Gregori'nin artık fazla vakti kalmadığı için Savannah'ı bulmaya geliyor ve olaylar başlıyor. Savannah şımarık mı şımarık bir kız. Yinede Gregori'ye aşık oluyor ve sonunda onun için özgürlüğünden vaz geçip ruh eşi olmaya gönül rızasıyla kabul ediyor.

Kişisel Yorumum: Kara Tutku ve Kara Altından sonra beklentilerim çok yüksekti. Ama beklentilerimi karşılamadı. Bu Savannah tam sopalık bir karakterdi. Gregori de diğerlerine attı tuttu. Yok ben ruh eşimin dediğini yapmam önemli olan güvenliği dedi ama sonunda oda diğerleri gibi  ruh eşi ne derse onu yapanlar kervanına katıldı. Gregori'nin bir insanla arkadaş olması da beni çok sevindirdi. Açıkçası karanlık olanın bile esprili bir tarafı olması kitaba renk katmış. Bundan sonra en çok merak ettiğim adam Yalnız avcı, Karanlık olan, küçük Gregori, Julian gelecek. Sabırsızlıkla kitabın çıkmasını bekliyorum.

Puanım:7



Dark Serisi 3:Kara Altın


Serimizin üçüncü kitabı meşhur altın ikizlerden Aidan Savage'yi ve Alexandria'yı anlatıyor. Alex, annesi babasını kaybedince küçük kardeşine hem anne hem baba olmuş fedakar ve bir o kadarda cesur kızımız. Tabii ki oda telepatik güçleri olan bir insan. Vampirin biri tarafından ele geçiriliyor. Ve vampiri öldürmeye gelen avcımız Aidan Alex'in kendisine saldırmasıyla onu acısız öldürmek için ısırıyor. İşte tam kanını içtiği sırada renkleri görüyor. Kızımızın kendi ruh eşi olduğunu anlıyor. Aidan Gregori'den sonra en iyi ikinci şifacı olduğu için ruh eşini iyileştiriyor. Başta onu dönüştürdüğü için Alex Aidan'dan nefret ediyor. Kendini öldürmek istiyor ama o kadar iyi bir abla ki her şeyi kardeşi için yaptığından onu arkasında bırakamayacağına karar verip Aidan ile beraber yaşamaya başlıyor. Tabii ona aşık patronu da işin içine girince işler iyice karışıyor. 

Kişisel Yorumum: Bu kitabın ilk iki kitaptan ayrı olma sebepleri çoktu. İlki kitap Karpatya'da geçmiyor. Ve Aidan, Alex'e çok özgürlük tanıdı. Her ne kadar gizli gizli buluşmalarını takip etse de Alex'in ona kendi isteğiyle gelmesinin her şeyden önemli olduğunu düşünen bir karakterdi. Bu kitabı çok sevdiğim ve ilk defa Karpatyalı erkeklere kızmadım bunun yerine Alex'e kızdım beni deli eden bir inadı vardı.

Dark Serisi 2: Kara Tutku

Serimizin ikinci kitabı Mikail'in kardeşi Jacques ve Shea hakkında. Jacques onun deyimiyle iki insan ve bir hain tarafından işkence çektirilip diri diri mezara gömülmüştür. Tam delirmenin eşiğine varacakken doktor kızımız Shea'nın sesini duyar ve onu kendisini kurtarması için çağırmaya başlar. Ama Shea çok uzaktadır ve Jacques'i sadece hayal olarak düşünmektedir. Babası Karpatyalı annesi insan olan Shea güneşe çıkamama ve kan ihtiyacı olan bir insandır. Bu kan ihtiyacını kan içmek yerine kan nakli yoluyla halletmektedir. Ama kader onu Karpatya dağlarına götürür. Shea, Jacques'in çağrılarını hala reddetmektedir. Bu arada Jacques altı yıl toprak altında gömülü kalmasından Shea'yı sorumlu tutar ve onu kurtardığı anda kızı öldürmeye karar verir.  Kızımız sonunda Jacues'i kurtarmaya gider tabii bizim deli Karpatyalı kızı ısırır onu çok kötü bir şekilde incitir. Shea mesleğin getirdiği soğuk kanlılıkla Jacques'i kurtarır. Onu iyileştirme çabaları sırasında birbirlerine aşık olurlar. Tabii Jacques Shea'nın ruh eşi olduğundan emin olduğu için onu da Karpatyalıya dönüştürür. Shea ne olduğundan habersiz Jacques'e bağlanır. Jacques'in hafızasını da silmişler ondan kimseyi hatırlamıyor ve oldukça hırçın. Shea evde kan kalmayınca kasabaya iner ve orada Jacques'in kankasına rastlar. Tabi oda kızın  kokusundan Jacques'in kanının kokusunu alır. Mikail'e gider durumu anlatır. Mikail kardeşini görmeye gider. Tabii kabak gene bizim kızın başına patlar bu seferde Mikail tarafından incitilir. Onu koruyayım derken Jacques'de incitir. Kitap boyu Shea'nın çekmediği kalmıyor. Zaten kızın hayatı da tam bir dram. Neyse sonunda Jacques ve Shea'da muradına eriyor.

Kişisel Yorumum:Kara Prensi es geçip bundan başlasanız bile bir şey kaçırmazsınız. Bu kitaba ön yargıyla başladım ama bayıldım. Tutku, aşk ve macera açık ara farkla birinci kitabı solladı. Kesinlikle fedakarlık ve aşk had safhadaydı. Jacques sıradan Karpatyalılar gibi hep ben demeyen Shea'ya da seçenek şansı tanıyan bir eş oldu. Gerçi hasta olmasa biraz zor ikna olurdu diyenler olabilir. Ama iyileştikten sonra da Shea'yı üzmemeye ve sıkmamaya çalıştı.

Puanım:9


Dark Serisi:1 Kara Prens

Dark Serisinin ilk kitabıdır.  Seri Karpatyalı ırkının prensi Mikail ve telepatik kızımız Raven'in aşkıyla başlamaktadır. Karpatyalılar ayrı bir ırktır. 200 yaşından sonra hayatlarını geçirecekleri bir ruh eşi bulamazlarsa her şeyi siyah ve beyaz görmeye mahkum kalan bir ırktır. Karpatyalıların en büyük laneti'de kız çocukların uzun süredir doğmamasıdır. Bunun için bir sürü Karpatyalı erkek karanlık tarafa geçerek vampir olmuştur. Bu ırk vampirler gibi kan emiyor ama vampir değiller. Hayvanların bedenlerine girebiliyorlar. Elementleri kontrol edebiliyorlar. Görünmez olabiliyorlar. Büyü yapabiliyorlar. Şifa uykusu diyip toprağın altında uyuyorlar. Ve sonsuza dek yaşıyorlar. Ruh eşini bulamayanlar kendilerini ya güneşe bırakıp yanarak ölüyor ya da karanlığa teslim olup vampir oluyor. Mikail'de en eski Karpatyalı ve tam intihar edecekken bir kadın sesi duyar ve aniden renkleri görmeye başlar. Daha sonra ruh eşi olan Raven ile tanışarak onu kendine aşık eder. Ruh eşleri zaten birbirleri için yaratılmışlar. Bir erkek renkleri görmeye başladığı anda ruh eşini bulduğunu anlıyor. Ruh eşi olan kadında buna kuzu kuzu razı olmak durumunda kalıyor. Ama Raven bir Karpatyalı olmadığı için asi ve inatçı bir kadın. Modern bir kadın ve erkek egemenliğine girmeye karşı. Ama Mikail buna izin vermez ve işler bu andan sonra değişir. Bu kitapta yan karakter olarak göreceğimiz vampir avcıları da ileride seride baş karakter olacaklar. Uyarmadan da geçemeyeceğim başlayacaksanız  baya uzun bir seriye hazırlıklı olun. 

Kişisel Yorumum:Kitap aşırı açık geldi ve ben çok beğenmedim. Sadece diğer kitaplardaki karakterleri tanıma adına okuyun derim. Okumaya zorlandığım nadir kitaplardandır. Aşkı göremedim açıkçası aşırı bir cinsellikle tutkuyu harmanlamak bana göre aşk demek değil. Ve bu Karpatyalı erkekler kadar kadınları 2. sınıf vatandaş yapan bir ırk görmedim. Kadınları her şeyden önce tutuyorsunuz anladım  da bu kadarda sıkılmaz ki kardeşim. Yiyeceğine bari karışma. Benim gibi özgür ruhlu biriyseniz Raven'a hak verirsiniz. Ve onun yerinde olmak istemezdim. Kaçmaya çalışsan da kaçamayacağın birine sonsuza dek bağlanmak mı? Allah Korusun.

Puanım:4 


MacLeods of Skye Üçlemesi 3:Kır Zincirlerini

Kitap Tanıtımı:
Lachlan Maclean, klanını korumak için her şeyi göze almıştır. İskoçya'nın en inatçı kızını, onu evliliğe ikna etmek gibi gizli bir emelle kaçırması gerekse bile. Vahşi arzulara sahip, emirler yağdırmaya alışkın bir lider olan Lachlan, güzel Floranın alevler püskürmesine hiç hazır değildir. Flora onun klanını kurtarma planını sekteye uğratacak ve sert, yontulmuş görüntüsünün altındaki yumuşak kişiliğini ortaya çıkararak, belki de felaketine neden olacaktır. Highlanddaki en büyük evlilik ödülü olan Flora ne pahasına olursa olsun siyasi bir anlaşma gereği feda edilen annesinin kaderini yaşamamaya kararlıdır. Kendisini esir alan kişiye gaddarlığının bedelini ödeteceğine dair yemin eder ve tehlikeli bir tutkuyla onu cesurca bir irade savaşının içine sürükler. Geçmiş bir trajedinin ağır ağır kaybolmakta olan laneti ise henüz söze bile dökülmemiş aşklarının önünde büyük bir engel oluşturacaktır.
Kişisel Yorumum:Bana ilk kitaptaki muhteşem aşk hissini veremedi. Lachlan Rory ve Alex'e göre kadınları kullanmayı seven bir karakter gibi geldi. Ha tabii Alex ve Rory'de arada sevgililerini kullanmışlardı. Ama bunu yaparken en azından dürüsttüler. Ümit vermeden bu iş olmaz demişlerdi. Ama Lachlan tam bir hayal kırıklığıydı. Sonuna kadar bir korkak gibi davranıp suçunu itiraf etmemesi beni sinirlendirdi. Bu kitap romantizmden çok cinselliği ön plana çıkarmış. Bu açıdan benim için çokda okunmaya değer bir kitap olmadı.
Puanım:5


MacLeods of Skye Üçlemesi 2:Maskesiz

Kitap Açıklama

Yiğit görüntüsü, korku uyandıran şöhreti ve dillere destan dövüş becerileri Alex MacLeod'un kaya kadar sert bir paralı asker rolüne bürünmesi için biçilmez bir kaftandı. Klanını korumak için bu gizli görevi üstlenen Alex, asıl amacını kimseye belli etmeyeceğine dair yemin etmişti. Ancak bu cesur girişimi, bizzat haydutların elinden kurtardığı güzel bir kadın tarafından tehdit edilir; bu masum meleğin bir anda planlarını tehlikeye atacağı aklının ucundan bile geçmemektedir. Meg Mackinnon onu koruyacak ve klanını ayakta tutacak güçlü bir eş arayışı içindeydi; ta ki bir gece yarısı delici mavi gözleri ve toy şehvetiyle karşısında onu görüp soluksuz kalacağı ana dek. Alex hiç sadakati olmayan bir paralı asker gibi davranır, ancak hiç de öyle değildir. Meg, ateşe doğru yürüdüğünden habersiz, onun tüm karanlık yönlerini keşfetmeye çalışır ve tehlikenin boyutları giderek artar, özellikle de bir İskoç erkeğinin maskesini indirmeye cesaret edecek bir kadın için.
Kişisel Yorumum:Birinci kitap kadar etkileyici bir kitaptı. İlk kitapta gördüğümüz neşeli ve kadınlara düşkün olan Alex'in aslında görevi için aşkını bile hiçe sayabilecek kadar sert bir adam olduğunu görmek ilginçti. Ben Alex'ten ağabeyine göre daha yumuşak bir tutum beklerdim. Ve Meg bir kadın bu kadar mı cesur olur? Meg karakterine bayıldım. Ve yazarın ilk serinin kahramanlarını da kitaba dahil etmesine ayrıca bayıldım. Isabel ve Rory unutulmaz çiftlerim arasına girdiler.
Puanım:8

Macleods Of Skye Üçlemesi 1:Asi

Kitap Açıklaması:
“Dolu dolu, romantik ve mest edici!” Teresa Medeiros Onu kendine aşık etmek için yalnızca bir yılı vardır... Isabel MacDonald, amansız kavgaya bir son vermek için klanının en azılı düşmanı Rory MacLeod ile nişanlanmayı kabul eder. Ancak nişan onun kaleye – ve biraz tahrikle kalbine – girişini kolaylaştırmak için bir paravandır. Ne var ki haince planları hayranlık duyduğu her şeye sahip güçlü ve korkusuz bir Highland reisi olan Rory tarafından sınanır. Şimdi Isabel hep hayal ettiği mutluluğu, tam da ihanet etmesi gereken adamda bulmuş ve ihtirasın, intikamdan çok daha tehlikeli olabileceğini görmüştür. Dostların yakınında olsun ama düşmanların daha da yakında... Rory'nin MacLeod klanının reisi olarak görevi açık ve nettir: Kralın emrine itaat edip MacDonald'ların kızı ile evlenmek – şartları ise kendisi belirleyecektir. Rory nişanın yalnızca bir yıl sürmesine karar verip kızı ailesine teslim ettikten sonra başka biriyle evlilik yapmayı planlar. Fakat bu baştan çıkarıcı güzellikteki kadının, onun çelik gibi dirayetine meydan okuyacağını ve sert görünüşünün altında içten içe kaynayan dizginlenmemiş ihtirası ortaya çıkaracağını tahmin edemez. 
Kişisel Yorumum:Başından sonuna kadar Isabel ve Rory'e hayran kalacaksınız. Rory'e her ne kadar kitabın sonlarında kızsamda hemen affettim. Onun yerine kendimi koyunca sanırım ben de olsam yanlış anlardım. Görevler mi, aşk mı? İkilemi kitabı başka bir boyuta sokmuş. Ama sonunda yine aşk kazanıyor. Kurgusu muhteşem bir kitaptı.
Puanım:9

2. KİTAP
3.KİTAP