-->

20 Nisan 2013 Cumartesi

Gece Yarısı Serisi 5: Gece Yarısı Tuzağı

Kurşunlar ve bıçaklarla eğitilmiş bir savaşçı olan Renatayı, -ölümlü ya da vampir- herhangi bir erkek yenemez. Ancak onun en güçlü silahı, nadir görülen ve ölümcül olan sıra dışı psişik yeteneğidir. Şimdi yabancı bir tehlike onun güçlükle kazandığı bağımsızlığını tehdit etmektedir. Bu altın renkli saçlara sahip vampir, onu hayalinin ötesinde zevkler yaşayacağı karanlık bir diyara sürükleyecektir.

Adrenalin bağımlısı, dövüş tutkunu Nikolai, kendi adaletini tüm Soylu düşmanlarına uygulamaktadır -ve son avı da acımasız bir suikastçıdır. 
Bir kadın onun yoluna çıkar: Baştan çıkarıcı, buz kadar soğuk bir muhafız olan Renata. Fakat Renatanın güçleri, sevdiği birinin yaşamı tehlikeye girdiğinde sınanacak, hatta Nikodan yardım istemesine neden olacaktır. İkisi güçlerini birleştirdiğinde büyük bir açlığın alevleri tutkuyla harlanacak, kan bağının neden olduğu eşsiz zevk onları ya sonsuza kadar lanetleyecek ya da kurtulmalarını sağlayacaktır...
"Lara Adrianın kadın kahramanı çelik kadar sert. Kitap raflarındaki en iyi vampiri serisi!"
Romantic Times BOOK
"Bir sonraki kitapta ne olduğunu öğrenmek için ölüyorum!"
WildOnBooks.com
"İlgi uyandıran gerçekçi karakterlerle iyi yazılmış bir roman… Takipçileri hazır olsun, bu seri gittikçe iyi oluyor!"
FreshFiction.com


Kişisel Yorumum:
Niko'yu 4. kitaptan tanırsınız. Asi, kendi başına hareket eden, eğlenceli bir savaşçı. Ona da ancak Renata  gibi bir soy eşi yaraşırdı. Bu kitapta serinin son kitabında karşımıza çıkacak bir aşk hikayesini de görmüş olduk. Geleceği gören kız Mira ve Avcı. Renata'nın Mira'yı  öz kızı gibi koruması beni derinden etkiledi. Niko Renata'dan gerçeği saklayınca aslında ben de kızdım. Ona doğruyu söyleseydi Renata beklerdi. Niko kendi etti kendi buldu. Kitap Dragos'u gene yok edememeleriyle son buluyor. 
    Ayrıca bu kitapta Berlin'de ailesini kaybeden ve eski sevgilisine yeniden aşık olacak olan bir karakterde devreye girdi. Bundan sonraki hikaye onları anlatacak. Eski aşıkları yeniden okumak güzel olacak. Niko ve Renata'nın hikayesinden çıktığımın farkındayım ama fazla spo vermeden okuyun kendiniz görün istiyorum. Güzel bir kitaptı. Tutku had safhadaydı. Niko'nun Renata 'nın kölesi olması ve bundan gurur duyması şu ana kadarki en romantik yorumuydu.

Puanım:
8

Gece Yarısı Serisi 4: Gece Yarısı Çığlığı


Gazeteci Dylan Alexander için her şey onu sırların ortasına atan gizli bir mezarın keşfiyle başlar. Ancak hiçbir şey, gölgelerin arasından çıkıp onu karanlık tutkularının ve sonsuz gecelerin sürdüğü dünyasına çeken, yaralı ve öldürücü biçimde çekici adam kadar tehlikeli değildir.
Büyük bir ihanetin ardından acı ve öfkeyle yaşayan savaşçı Rio, hayatını Issızları avlamaya adamıştır. Hiçbir şeyin ona engel olmasına izin vermeyecektir -özellikle de tüm vampir ırkını ortaya çıkarma gücüne sahip olan ölümlü bir kadının. Çünkü kadim bir kötülük uyandırılmıştır ve ufukta büyük bir isyan yükselmektedir. Kendi geçmişiyle ilgili şaşırtıcı bir sır açığa çıkarken Dylan, Rio'nun dokunuşu karşısında zayıf düşer. Şimdi Dylan, gece yarısı krallığını geride bırakmak ya da gerçek tutku ve sonsuz zevki ona tattıran adam uğruna her şeyi riske atmak arasında bir seçim yapmak zorundadır
Merak uyandırıcı, baştan çıkarıcı, erotik
Öfke, ihanet ve bağışlayıcılığın sınırlarını keşfedeceksiniz.

Romantic Times
Kişisel Yorumum:
Çok merak ederek beklediğim ama umduğumu bulamadığım bir kitaptı. ''Kızıl Öpücük'' hala gönlümün birincisi. Bu kitapta tabii yaralı ve kadınlara güvenemeyen bir Rio görmeyi bekliyordum. Ama bu kadar soğuk bir Rio beklemiyordum. Hepsi Eva'nın suçu. Bir insan  sırf kocası kendisine ait olsun diye onu yaralar mı? Çatlak kadın, iyi oldu öldüğü.  Rio'nun yaralarını da iyileştirecek bir soy eşi çıksa bari. Büyük ihtimalle Tess ile Dante'nin çocuğunda o yetenek olur. Kitabı okursanız bundan sonraki kitapta Rio'nun kankası hakkında. Onunki daha güzel bence.

Gece Yarısı Serisi 3: Gece Yarısı Uyanışı


Taş kalpli savaşçı yüzyıllardır görmezden geldiği çağrıya karşı koyuyor, buz tutmuş kalbini kimseye açmıyordu... 
Ta ki onunla karşılaşana kadar.

Barınak güzeli Elise Chase, elinde hançeri ve zihninde intikam duygusuyla Boston sokaklarında gezinmekte, değer verdiği herkesi elinden alan Issız vampirlere hak ettikleri cezayı vermeye çabalamaktadır. 
Doğaüstü psişik yeteneğinin onu mahvettiğini bilse de avını izlemek için bu gücünü kullanmaktadır. Bu yeteneğini etkili biçimde kullanmayı öğrenmelidir ve bunun için gidebileceği tek bir adam vardır -- ölümcül Soylu savaşçısı Tegan.
Sevdiklerini kaybetmenin ne olduğunu çok iyi bilen Tegan, Elise'in acısına aşinadır. Düşmanlarını soğukkanlılıkla avlayan savaşçı, öfkenin de ne olduğunu bilmektedir. Kendine hâkim olmak konusunda kusursuzdur... 
ta ki Elise ondan kendi kişisel savaşı için 
yardım isteyene dek. 
Aralarında kan yoluyla kurulan 'saf olmayan' bağ, onları arzunun, tehlikenin ve kalbin karanlık tutkularının oluşturduğu bir fırtınaya sürükler...
"Yılın en güzel aşk romanlarından biri."
Amazon.com
"Etkileyici, baştan çıkarıcı, erotik..."
J.R. Ward. 


Kişisel Yorumum:
Serinin kahramanları soğuk savaşçı Tegan ve Elisa diğer kitaplarda karşımıza çıkan ve hikayeleri olan karakterlerdi. Dante'den sonra en çok Rio ve Tegan'ı merak ediyordum. ''Kızıl Öpücük'' kadar beğenmesem de ikili arasındaki tutku okunmaya değerdi. Özellikle Elisa barınakta ömür boyu korunan bir hanım efendiye göre oldukça gözü pek ve güçlüydü. Birbirine benzer telepatik yetenekleri olması ikilimizi yakınlaştıran en büyük etkendi bana göre. Yine de Tegan gibi sert bir savaşçının da karısının kulu kölesi olması ancak bu kadar olur.

Puanım:

Gece Yarısı Serisi 2: Kızıl Öpücük

Siyahlara bürünmüş yabancı ona geldiğinde neredeyse ölmek üzeredir, bedeni kurşunlardan delik deşik olmuştur ve hızla kan kaybetmektedir. Veteriner Tess Culver onu kurtarmak için mücadele ederken, ne adamın adının Dante olduğundan ne de korkunç bir çarpışmanın ön cephesinde mücadele eden Soylu bir vampir olduğundan haberdardır. 

Tek bir haz dolu dakika Tess'in adamın dünyasına savrulmasına yeter. 

Bu tehlikeli dünyada, Issız vampir sürüleri geceleri sinsice karanlıklarda hareket edip terör estirmektedir.... 

Karanlık geleceğinden imgeler gören Dante her zaman yarını yokmuşçasına savaşmakta ve yaşamaktadır. Tess onun için bir diğer can sıkıcı sorundan fazlası değildir ama şimdi, birlik saldırı altındadır ve hem Tess'i hem de kendisini gittikçe yaklaşmakta olan tehditten korumak onun görevidir. Sadece bir tanecik düşüncesiz öpücük, genç kızı onun yeraltı diyarının ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir ve dokunuşu Tess'in içindeki gizli yetenekleri, tutkuları ve asla sahip olduğunu bilmediği açlığın uyanmasına yeter. Kanla bağlanmışlardır, Dante ve Tess tehlikeli düşmanlarından beraber çalışarak kurtulmak zorundadır. Yaşamın sınırlarını aşacak bir tutkuyu keşfetseler bile bunu yapmalıdırlar 
Karanlık ve erotik bir olay örgüsüne sahip. 
Romance Reviews Today 
Harika bir anlatımı var, paranormal türünü sevenler bu kitabı asla kaçırmak istemeyecektir. 
Fallen Angels 


Kişisel Yorumum
Evet. Gece Yarısı serisinin 2. ve benim en sevdiğim kitabıdır. Asla elinizden düşürmeyeceğiniz bir kitap. İlk kitapta Lucian ve soy eşi Gabrielle'yi okuyanlar zaten hikayeyi ana hatlarıyla bilirler. Ama Dante ve Tess arasındaki ilişki sıradan bir soy eşi arasındakinden daha tutkuluydu. Dante, Tess'e tapıyordu. Onun mutluluğu için kendisinden bile kaçan bir vampire kim hayır diyebilir ki? Kısacası okumakta kararsızlık çekenlere şiddetle tavsiyemdir. Bu kitap kaçmaz.

Puanım:
10

18 Nisan 2013 Perşembe

Gece Yarısı Serisi:1 Gece Yarısı Öpücüğü

''Gece Yarısı Serisi'' kendilerine düzen adı verilen soylu savaşçıların her birinin  aşkı bulmasını konu alıyor. Serinin ilk kitabı olan ''Gece Yarısı Öpücüğü'' düzenin lideri Lucian ve onun büyük aşkı Gabrielle'yi anlatıyor. Düzenin soylu savaşçıları bizim vampir dediğimiz yaratıklar ama onlar kendilerine uzaylıların oğlu demeyi tercih ediyor. Yıllar önce 7 uzaylı dünyaya inip insan olan kadınlarla çiftleşmişler. Onlardan da ilk nesil soylular doğmuş. Daha sonra kadimler dediğimiz uzaylılar dünyayı ele geçirmeye çalışınca Lucian ve arkadaşları onları yok etmişler. Lucian bu düzenin lideri ve ilk nesillerden biri. Sert, acımasız ama bir o kadarda koruyucu biri. Soyluların çocuk sahibi olabilmeleri için soy eşi denilen kadınlara ihtiyaçları var. Soy eşleri çok nadir bulunan insan kadınlardan oluşuyor. Vücutlarının herhangi bir yerlerinde hilal işaretli lekeleri olan bu kadınların çeşitli yetenekleri var. Soy eşleri, kocalarının kanlarıyla beslenince daha güçlü oluyor ve ölümsüzleşiyorlar. Kan içmeyi kesen bir soy eşi yine yaşlanmaya devam ediyor. Birde kan tutkularına yenilen ıssızlar dedikleri kötü vampirler var. Bizim düzenin soylu savaşçıları da onları avlıyorlar.
Bu kadar tanıtım yeter. Gelelim hikayemize Gabrielle görülmeyen şeyleri görebilen bir soy eşi. Ve çektiği fotoğraflarda ölümün izini görünce devreye Lucian giriyor. Başta sadece düzeni korumaya çalışan savaşçımız Gabrielle'ye aşık oluyor. Ama onu kendisine bağlayıp soy eşi yapmaya hazır değil. Gabrielle, Lucian'ın kimliğini bilmeden ona aşık oluyor, çıkıyorlar. Ama ipler bir noktada kopuyor. Gabrielle gerçeği öğrenince kabul etmekte başta bunu zorlansa da Lucian'a olan aşkı galip geliyor. Bu kitapta diğer kitapta baş karakter olacak soylulara da yer verilmiş. Tutku dolu esrarengiz bir seriye hazır olun.

Kişisel Yorumum:
Serinin en beğendiğim kitabı olmasa da Lucian ve Gabrielle'nin aşkını iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Yazar  çok etkileyici bir dil kullanmış. Lucian gibi soylu ve taş kalpli bir vampirin romantik sözler söylemesi oldukça etkileyiciydi. Gabrielle, inatçı, dik duruşlu bir kızdı. İkilimiz karakter bakımından birbirine çok benziyordu. Ayrıca Lucian yıllar önce Gabrielle'nin hayatını kurtarmış.  Kıssadan hisse okunması gereken bir seri olduğunu düşünüyorum.

Puanım:7

14 Nisan 2013 Pazar

Lux serisi 1:Obsidiyen

Evet. Bu seferki seri şu ana kadar okuduğum serilerden biraz daha farklı. Yazar değişik türleri harmanlamayı sevdiğini bir kere daha belli etmiş. Bu seferde karşımıza uzaylıları çıkarmış. Ama bu uzaylılar, aynı insanlar gibi görünen, yemek yiyen, okula giden ve görünüş açısından mükemmel olan  yaratıklar.
Baş karakterimiz Katy tam bir kitap tutkunu. Blogu var, kitapları tanıtmayı seviyor. Kendi halinde bir kız. Babasını kanserden kaybedince annesiyle birlikte bir kasabaya taşınırlar. Orada Daemon ve kız kardeşi Dee ile tanışır. Dee ile yakınlaşmalarına Daemon izin vermez. Katy ilk karşılaşmalarından  Daemon'a gıcık olur. Niye kendisini kız kardeşine layık görmediğini sorgular. Ona hakaretler savurur. Ama diğer yandan onun yakışıklı yüzü ve atletik vücudundan etkilenmekten geri kalmaz. Daemon, Katy'i kurtarmak için zamanı durdurur. Bunun üzerine her şeyi bizim kıza anlatmak zorunda kalır. Olaylar da böyle başlar. Uzaylılar bir insanın yanında sihir yaparsa, o insanın üzerinde bir iz bırakıyorlarmış. Bu iz bizimkilerin bulunmasını kolaylaştırıyormuş. Şimdi iz olsa ne olacak diyorsunuz... Bizimkiler Lux adlı bir gezegenden gelen ışığın yaratıkları. Bir de Arum adlı gezegenden gelen karanlığın yaratıkları var ki bunlar Lux ve insan oğlunun düşmanı olan kötü uzaylılar. Daemon kendi türündeki en güçlü uzaylılardan biri bu yüzden diğerlerini koruma görevini üzerine almış. İnsanlardan uzak duruyor. Bundaki en önemli etken diğer kardeşinin bir insana aşık olup kendini öldürmesi. Fakat Katy'nin bencil olmayan biri olması onu etkiliyor. Bu yüzden de onu korumaya alıyor. Bunu yaparken bir sürü öküzlük yapıp Katy'i çileden çıkartıyor. Kitabın sonuna kadar Daemon'un hislerinden emin olamıyoruz. Daha fazla spo vermeden konuyu kapatayım. Gerisini kendiniz okuyun.

 Kişisel Yorumum:
Pek çok insanın aksine ben ilk kitabı aşırı derecede beğenmedim. Güzeldi. Bir gecede bitirdim gene. Ama bir şeyler eksikti. Diğer kitaplarda erkek karakterler ne kadar odunda olsalar kıza karşı hislerini sonunda çekinmeden belirtirler. Burada Daemon kardeşim de kardeşim dedikçe ben deli oldum. Sonra Dee, ''kızım sen uzaylısın seni koruması için bir insanın arkasına sığınmaya utanmadın mı?''  Bunun gibi sayıp sövdüğüm bir sürü yer oldu. En sinir olduğum yer ise Daemon'un öpüştükten sonra söylenebilecek en kötü şeyi söylemesi. Yine de Katy hatrına bu kitaba puanım iyi olacak. Katy okuduğum en mükemmel kadın karakterdi. Bir sürü yönden kendime benzettiğim için daha çok sevdim onu. Yazarın diğer kitabındaki Alex gibi tutarsız, şımarık bir kız değil. Kendinden emin, cesur ve en önemlisi de düşünmeden hareket etmiyor. Sonunda Daemon'un kendisine bağ yüzünden bağlandığını düşünmesi de aynı benim vereceğim tepkiydi. Kız haklı. Nereden bilecek bizim öküzün iç dünyasını. Velhasıl kelam bu kitaptan hemen sonra Onyx'i okumazsanız sinirden deli olabilirsiniz.

Puanım:7

5 Nisan 2013 Cuma

Melez Sözleşmeleri Serisi 3:Tanrı

Bu kitapta Alex'in Safkan'da işlediği cinayetin bedelini ödetmeye ant içen bir başbakanla karşılaşıyoruz. Ayrıca Alex uyanmaya yaklaştıkça yavaş yavaş işaretleri de beliriyor. Alex, Seth'de hoşuna gitmeyen davranışlar olduğunu keşfediyor. Ve Seth ondan ayrılıp başka bir yere gittiği anda yine büyük aşkı Aiden'e dönüyor. Bu sefer Aiden her zamanki soğuk karakter olmak yerine sonunda Alex'e karşılık vermeye karar veriyor. Ama bir sorun var adı da Seth. Apollon'umuz kendini kaybedip bir sürü kötü şey yapıyor ve en kötüsü de bundan pişmanlık duymuyor. Onu durdurabilecek tek kişi ise şüphesiz Alex. Bakalım Alex bunu yapmayı istiyor mu?
Kişisel Yorumum:
Not: Spoiler içerir.
Tanrı, benim ilk iki kitaptan beri beklediğim sahnelerle doluydu. Ben başından beri Aidenci olan biri olduğumdan bu kitapta ikilinin aşkını bekliyordum. Nedense yazarların bu huyuna gıcık oluyorum. İlk iki kitapta itme-çekme yaparlar. 3. kitapta da tüm sevilen karakterleri düşmana çevirir, asıl çifti ortaya çıkarırlar.  Seth'in Alex'i kurutacağı başından beri bilinen bir gerçekti. Ve Safkan'da belirttiğim gibi Alex bu kitapta ihtiyacı olanla istediği arasındaki farkı ayırt edecek olgunluğa erişiyor. Bu beni hem sevindirdi hem üzdü. Çünkü ben başından beri Seth'in serinin sonunda öleceğinden korkarak ve ona bağlanmamaya çalışarak kitabı okudum. Yine de bu işe yaramadı. Bir yanım Aiden desede Seth için de mutlu bir gelecek bekledim.
Ama bu kitaptan sonra anladım ki Seth için o mutlu gelecek hiç gelmeyecek. Alex'i kapamayınca mutsuz olacağı bir gelecek Seth'i bekliyor. Yine de içimde  bir umut var. Alex, Seth'deki o ufak tereddütü fark etmeseydi ya da Artemis ve Caleb umut olduğunu söylemeseydi bu umudumda olmazdı. Ayrıca diğer kahin Alex'e yeniden görüşeceğiz dediğine göre bildiği bir şeyler var. Hem Seth aslında kötü biri değil. Sadece Apollyon olmanın ona getirdiği ayrıcalıklardan dolayı şımarmış bir çocuk. Ee ne demişler:''Büyük güç büyük sorumluluk getirir.'' Seth'de haliyle bunu kaldıramadı. Alex, Aiden'e gerçekten aşık, bunu kitap boyu anlıyoruz. Yine de yazarın Alex ve Seth'in romantik anlar geçirtmesine anlam verebilmiş değilim. Büyük ihtimalle Seth'i kötü yaptığında Seth hayranlarının ona duyacağı kızgınlığı azaltmak istemiştir. Her zamanki gibi baş karakterlere hayran olan ama sonunda yan karakter için göz yaşı döken ben, bu kitapta da aynı şeyleri hissettim. Seth benim için Hush Hush serisinin Skype'ı ve VampirAkademesinin Adrian'ı gibidir. Sonu da Skype'a benzeyecek diye korkuyorum. Umarım yazar hepimizi şaşırtır. Ve Seth Skype, olmak yerine ikinci Adrian olur. Alex, Seth'i öldürmeden kendine getirmenin bir yolunu bulur. Aslında yolu çok basit. Seth her ne kadar bir tanrı katiline dönüşse de içinde hala sevdiğimiz, aşık olduğumuz Seth. Ve bu Seth, Alex'e derinden bağlı. Belki aşık değil. Ama Alex için canını bile verir. Alex'in tek yapması gereken de gerçek Seth'i açığa çıkarmak o zaman onu öldürmesine gerek kalmaz. Her şeyin sorumlusu ve başından beri sevmediğim Lucian'da umarım ölür. Kitabın sonunda Alex ve Aidan için mutlu bir son bekliyor bizi bundan eminim. Umarım Seth'de sonunda kendisine aşık olacağı birini bulur. Zaten Alex'e olan bağı aşk değil. Zorunluluktu. Ve en çok merak ettiğim konu Alex ve Aidan çiftinin çocuklarının nasıl olacağı. Malum bu kitabı okuyanlar bilir ki bir safkan ve melezin yakınlaşmasının yasak olmasının nedeni ikisinin çocuklarının Apollyon olmasıymış. 
Bir Apollyon ve bir safkanın çocuğu neye benzer? Allah bilir.

Puanım:10