Yedi kardeş De Burg şövalyesinin ilk kitabı Kurt lakaplı Kont'un en büyük oğlu Dunstan ile Marion'ın aşkını anlatıyor. Marion dayısından kaçmak ve kiliseye sığınmak üzere yola çıkar ama dayısının adamları yolunu kesip kızımızın tüm adamlarını öldürünce bizimki yola tek başına devam eder. Fakat güzel Marion'un talihsiz kaderi burada bitmemiştir ve hafızasını kaybeder. Şansına onu De Burg kardeşler bulup şatolarına götürürler. Marion bu gürültücü erkeklerden oluşan aileye çok alışmıştır. Hepsini kardeşi gibi görmektedir. Kont ise bu kızı gelini olarak istemektedir. Derken bir gün en büyük oğul Dunstan gelir. Marion onu görür görmez vurulur.
Diğer kardeşler de çok yakışıklıdır. Ama Marion'ın kalbi sadece Dunstan'ın yanında atmaktadır. Öte yandan Dunstan babasından yardım istemeye gelmiştir. Marion ile uğraşacak vakti yoktur. İşler tam bu sırada karışır. Çünkü Marion'ın dayısı yeğenini geri istemektedir. Kont bu durumu çözmek için oğullarını toplar ve onlara hangisinin Marion ile evlenmek istediğini sorar. Bu şövalyeler sadece evlilikten korkmaktadır. Hiçbiri kabul etmez. Bu durumda geriye sadece Marion'ı dayısına teslim etmek kalır. Ve bu iş Kurt'a kalır. Marion'a gelirsek, hatırlamasa bile dayısının yanına geri dönmek istemez. Bu yüzden sürekli kaçış planları yapar. Bu arada Kurt'un adamları öldürülür ve kızımız hafızasına kavuşur. Durum ne kadar kötü olursa olsun ikilimiz kaçıp kovalamaca oynarken birbirlerinden etkilenip birlikte olurlar. Fakat zavallı Marion, Dunstan'e aşık olmuştur. Onun başına bir şey gelmemesi için dayısının adamları onu bulduğunda dayısının şatosuna döner. Dunstan ise Marion'a bakmaya dayısının şatosuna gider. Orada Marion'un dayısı hakkındaki kötü sözlerinin doğruluğuna inanır onu oradan kaçırır. Marion ayrılacaklarını düşünürken ikilimiz evlenir. Her şey yeni başlamıştır. Bizimkilerin peşinde bir Dunstan'ın komşusu bir de Marion'un dayısı vardır. Bir sürü yanlış anlama ve savaşın sonunda karı-koca mutlu mesut yaşarlar. Tabii ki diğer kardeşleri için felaket vaktidir. Çünkü Kral bir buyruk yollamıştır. Bu da Dunstan'ın komşusunun kızı cadaloz Malory ile bir De Burg'un evlenmesidir.
Kişisel Yorumum:
Bu Dunstan beni sonlara doğru fıtık etti. Kızı sevdiğini anlamaması, ailesinden yardım istemeye çekinmesi falan sinirlerimi bozdu. Marion ise fazla Pollyana idi. Ona da Dunstan'a aşık olup evlendiği halde ondan kaçmayı düşünmesinde kızdım. Git mücadele et kızım niye kaçıyorsun? Hiç mi Judith ve Julia ablalarının kitabını okumadın? Önce evlen sonra aşık et mantığı uygulasana. Nitekim öyle de oldu. Gerçi diğer seriyi okuyunca anlayacaksınız ki her De Burg aşık olduğunu geç anlıyor. Kabullenmek istemiyorlar. Eşleriyle bazıları başından severek evlendiği halde sevdiklerini anlamıyorlar. Neyse onları da diğer De Burglar'da görürsünüz. Her şeyden bahsedip geriye kalan altı De Burg'u kendi izlenimime göre tanımlamadan olmaz. Kitap sırasına göre tanıtayım:
Geoffrey: Ailenin bilgiçi. (En sevdiğim De Burg.)
Simon: Ailenin en öfkelisi. (Her şeye parlar.)
Robin: Ailenin şakacısı ve büyülere inanıyor.
Stephen: Ailenin sarhoşu ve en yakışıklısı.
Reynold: Ailenin topalı ve en vurdumduymazı.
Nicholas: Tekne kazıntısı ve gizemli olanı.
Birde baba De Burg var ki babacan, içten ama dediğim dedik biri.
Bu kitaba puanım.....
10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder