-->

10 Kasım 2013 Pazar

Royal House of Shadows Serisi 1: Kara Gönülçelen

Bu kitabı tanıtmaya başlamadan önce yazarına hayran olduğumu söylemek istiyorum. Yazarın diğer serisi olan Karanlığın Efendilerine de hayrandım. Buna da hayran kaldım. Yazarımız mitolojik karakterlere kafayı taksa da eski zamanlarda yaşayan erkekleri günümüz erkek karakterlerinden daha romantik yazmayı iyi biliyor. Yorumlarımla kendimi daha fazla kaybetmeden hemen kitabı tanıtmaya başlayayım. Bu seri 4 kitaptan oluşmakta ve ilk kitabımız en büyük kardeşi anlatan "Kara Gönülçelen." Kara Gönülçelen, Elden krallığının varisi prens Nicolai'nin lakabı. Elden krallığının kralı ve kraliçesi öldürülünce krallığın 4 varisi başka yerlere gönderilir. Ama babaları ölmeden önce hepsinin içine nefreti ve öç alma tutkusunu işler. Bu görev en büyükleri olan Nicolai'ya düşer. Nicolai bir vampirdir. Ve Elden'in en güçlüsüdür. Fakat bir büyü sonucu hafızası silinmiş ve iki cadı kardeşin seks kölesine dönüştürülmüştür. İşte o tam böyle umutsuz bir anında yaptığı büyüyle günümüz dünyasında yaşayan bilim kadını olan Jane Parker'ı kendi dünyasına çekmeyi başarır. Nicolai kendisini tutsak eden Prenses Odet'in yerine Jane'i getirir. Delfinalılar Jane'yi prensesleri olarak görse de, Jane ve Nicolai gerçeği bilmektedir. İkilimiz birlikte kaçmayı başarırlar. Bu uğurda birbirlerine aşık olurlar. Ve niye Jane'nin seçilmiş olduğunu öğrenirler. Kitabımızın sonunda aile olma yolunda kahramanlarımızı bırakıp, sonraki kitabı iple çekerken buluruz kendimizi.
Kişisel Yorumum:
Bu kadın insanı aşka aşık etmeyi cidden çok iyi biliyor. Nicolai vampir de olsa kabulüm dedim okurken. Zaten, Jane'i kendime çok yakın hissettim. Her ne kadar ben laboratuvarda kuantumla ilgilenmesem de ona benzer şeyler inceliyorum :D Ama kendimi tarihi bir romanın içinde kaybetmekte istemem. Sonunda kraliçe olacak olsam da ben netsiz yaşayamam. Benim aksime Jane çok rahat ortama ayak uydurdu. Sürekli geleceğe dönerse Nicolai'siz ne yapacağını düşünse de, gayet aşık bir kadındı. Jane, aşktan korkmuyordu, sevgilisini kaybetmekten korkuyordu. Bu da diğer tarihi romanlardaki ay bana ne oluyor tavırlı ergen kızlardan ayırıyordu kahramanımızı. Tabi Jane vampirleri yıllarca incelemiş, hatta birinden lanet bile almış bir karakterdi. Bu lanet yüzünden Nicolai'yi kaybetme noktasına gelmişti. Ama... Sonunda mantığın ve bilimin gücüyle sevdiceğinin yanına dönmüştü.  Ve Nicolai, süper aşık, korumacı, romantik ne desem bilemiyorum ona. Aynı Maddox gibi çabuk öfkelenen ama iş sevgilisine gelince köpükten bile yumuşak olan birine dönüşen bir erkekti. Ayrıca sıradan tarihi romanlardaki erkek karakterleri gibi kadındır anlamaz demek yerine, Jane'nin zekasına hep saygı duyması benim için artıydı. Kısacası bu kitabı okuyun derim.
Puanım: 10


Hiç yorum yok: