KİTAP TANITIMI:
Herkes Colin Bridgerton’un Londra’daki en çekici erkek olduğunu biliyordu… Penelope Featherington en yakın arkadaşının ağabeyine aşık olmuştur. Ömrünün yarısı onu uzaktan izleyerek geçiren Penelope, onun hakkındaki hernşeyi bildiğini düşünmektedir. Ta ki en gizli sırrını öğrenip aslında genç adamı hiç tanımadığının farkına varana dek. Colin Bridgerton tutkuları ve ünvanları yüzünden içten içe ağabeylerini kıskanan, Leydi Whistledown’ın Cemiyet Gazetesi’nden ne kadar yakışıklı olduğuna dair yaptığı yorumlar dışında dünya üzerinde kalıcı hiçbir şey bırakamadığından şikayet eden gözde bir bekardır. Hayatın sıradanlığından yorgun düşmemek ve annesinin evlilik konusundaki ısrarlarındankurtulmak adına sıksık ülke dışına seyahatler yapmaktadır. Fakat bu kez Londra’ya geri döndüğünde hayatında bir şeylerin değişmiş olduğunu keşfeder – özellikle de Penelope Featherington’un! Penelope’nin de kendine sakladığı bir sırrı vardır. Colin bu sırrı öğrendiğinde bunu bir tehdit olarak mı görecektir, yoksa bu sır ne olursa olsun mutlu sonu etkileyemeyecek midir?
Kişisel Yorumum:
İlk okuduğum Bridgerton buydu. Ama Colin'i sonra da okusam yine oyum Colin'e olurdu. Benim soulmatem @mavi ay da Colinci'dir. Penelope zaten söylemeye gerek yok. Mükemmel bir karakter. Güçlü, zeki, cesur. Kate ve Penelope karakterime en yakın hissettiğim iki karakter ama Penelope bir numaram. Colin'in evlendikten sonra karısının başarısını çekememesi tipik erkek ego zedelenişi hareketiydi. Gerekli miydi, hayır buna gerek yoktu. Karısı onu zaten çocukluğundan beri seviyordu. Penelope kadar aşık bir kadın zor bulunur. Colin değerini biliyor Allah'tan. Destansı bir aşk değildi. Ama bizlere ''Azmeden derviş muradına ermiş.'' dedirten bir kitaptı. Gerçi ben Penelope gibi yıllarca beni sevmeyen birini beklemezdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder